Tozlu bir patikadır bazen yaşam. Her adımda geçmişi düşünür geleceği planlarsın. Umudu beslersin yüreğinin taa derinliklerinde. Bakmazsın geride kalan hatalarına ama unutmazsın da bir daha düşmemek için. Geleceğe aydınlığı atfedersin. Karanlıktan kurtulmanın adına…
Bir yaprak hışırtısıdır en değme müziğe taş çıkartan o ses. Yerini tutmaz hiçbir enstrüman. Hele bir de diğer eslerle birleşince görmek lazım. Hissedersin ruhunun derinliklerinde yanan ateşe ses verdiğini Senfonisidir o sesler ruhunun yanan o onurlu ateşin
Bir ateştir naçiz ruhum, paramparça etmek ister bedeni. Bir kurşun misali hedefine varmayı düşler. Kor kızılında yürümek, gece karanlığında haykırmak ve dağ sevdasının ateşinde yanmak ister. Beklemez sabahları, biyad eder geceye Sevmez gün ışığını ruhum, GÜNEŞİ kıskanır diye…
“Bak anne” diye başlar mutluluk sırrına erenlerin her yazısı. Anne anlar ancak bir yavrunun mesut oluşunu ve bir anne anlar evladının yüreğindeki coşkusunu. Çünkü şefkattir diğer adı, merhamettir, umuttur, gelecektir ve geçmişinin hakkı ödenmemiş bir melektir anne.
Ben de diyorum artık:
“Bak anne Mutluluğu yakaladım sonunda. Hani eskiden sadece ruhtum ya, buluştum bedenimle. Mezardan çıktı ruhum girdi gerçek cennetine.
Bak anne artık ben de bir gerillayım. Gözlerimde dağ sevdasının ateşi, yüreğimde GÜNEŞİ görmenin umudu var. İman ister savaşmak ve ben inanıyorum. GÜNEŞ saracak her yerimizi biliyorum.
Ne Musa’yım ben yaramam ikiye hiçbir denizi. Ne İsa’yım ben diriltemem yeniden ölmüş birisini. Aman ben Beritan’ım dağlar taşlar selam durur eylemime. Ben Zilanım Elimde ki değil yüreğimde ki bomba ile yeniden yeşertirim insanlığı ve yeniden diriltirim umudu ve direnişi. Kabullenmem, kabullenmeyeceğim teslimiyeti ve ihaneti. İşbirliği yapmam namertle, satmam asla ruhumu ve onurumu henüz bulmuşken rüyasıyla yandığım cenneti.
Zagros olacağı, Gabar olacağım, Cudi olacağım, Nurhak olup bent olacağım düşmana. Geçit vermeyeceğim asla dosta sıkılan kurşuna. Gerekirse zamanı durduracağım gücüm yettiğince.
Newala Kesabalara da atılsam pes etmeyeceğim. Her atılışta yeniden dirileceğim. Korkacak düşman benden, çekinecek bakışımın azametinden. Yetmeyecek gücü durdurmaya beni ve benim gibi olan yoldaşları. Adım adım terk edecekler yüreğimizde ve beynimizde yücelttiğimiz vatanımızı.
Yetmeyecek güçleri asla, ateş olup yağacağım eğer görmek istemezlerse bizi. Nasıl ki Gabar olduysak, Oramar olduysak, Bezele olduysak vurduysak ta kalplerinin ortasından yine vuracağız Zilanca, Agitçe, Beritanca ve daha bir çok yoldaş gibi ihanetin ve teslimiyetin kalbinden. Yaşamı her zamankinden daha fazla seveceğiz. Kemaller gibi uğruna ölecek kadar seveceğiz. Mazlumlar gibi ÜÇ KİBRİTLE selamlayacağız Newroz’u.
Amed zindanı bent olamayacak devrim ateşiyle yanan ruhlarımıza. Ne işkencesi kâr edecek bedenimize ne de teslim alabilecekler fikrimizi. Çıldıracak her an düşman çaresizliğinden.
Ve kabul etmeyeceğiz asla çakalların kurmuş olduğu tezgâhları. GÜNEŞİ özgürce sarmadan ölmeyeceğiz. Parçalamadan İmralı ile temsil edilen sistemi düşmeyecek bedenimiz toprağa.
Bak anne artık ben de bir gerillayım.
Eskiden birdi yüreğindeki evlat sevgisi ama artık binler olmalı ve eşit olmalı yüreğindeki evlatlarının sevgisi. Artık umudun bir değil binler olmalı özgür yaşam için.
Bak anne ben bir gerillayım
Yaşamıma onuru bahşedeceğim. Sadece kendim için değil onurlu her insan için yaşayacağım. Direnmek yaşamaktır deyip direnip yaşayacağım.
Bak anne diyorum çünkü; sen anlarsın ancak ne demek istediğimi Sen bilirsin ancak ruhumda yanan ve bedenimi kasıp kavuran ateşi.
Bak anne diyorum çünkü; en çok sen hak ediyorsun özgürlüğü ve mutluluğu