Yüreğimde tek başına bir parça Sevdasın...
Bazen en büyük anlatım sessizlik olur insanda.
Ben yıllardır bir şeyi yazmayı düşünüpte kalemi elime aldıgımda donakalırım.
Beynim ve yüreğim yarım kalmışlıkların girdabında çırpınırken kalemim sessizdir.
Hep büyük sevdaları yaratanları anlatamamaktan, eksik kalmasından korkarım.
Oysa hiç anlatmamak belki de en büyük eksikliktir diyerek başladım.
An da yaşamı yaratmak.
Asırların birikintilerinde yıkanarak,
kutsallıkla lanetin sınırlarının belirsizleştiği bu topraklarda çocuk dünyası tadında bir sevgiyi yaratma eyleminin en soylu yolcususun...
Ben kendimi senin acılarınla şekillendirir ve senin öfkende bulurum sevincimi.
Hani insan büyük bir tutukuyla sımsıkı sarılırya sevdiğine,
bir kum tanesi gibi bütünleşirya sahille,
hani sevgisi ve öfkesi de delıkanlıca olur ya, öyle kucakladım işte ben seni...
Bilirmisin?
beni zorluklardan arındıran,
bana güç veren,
yaşam veren içimdeki sevdadır.
Sevdanla doldururken yüreğimin hücrelerini,
damarlarımdan yaşam pınarları akar saç tellerimden ta tırnağıma kadar.
Bu benim duygularımı yücelten yoldaşlık olurken,
biri de yüreğimdeki saklı bağlılıktır.
Eğer bu duygu kavgayla eşdeğerdeyse,
yargılamak doğru değildir; çünkü budur beni sana bağlayan.
Berrakça uyuyan Araratın Kar'ı anlatsın sevdamın temizliğini,
anlatsın ki gökyüzüne kazılsın duygularım.
İnada inat, dirence direnç yüreğini ve sarsılmaz asiliğini...
İşte bir anlamda duygularımın ifadesidir.
Yazmak seni...
Bilirim sözlerim yetmez,
kalemim tutuk.
Seni anlayabildiğimce yazdım ya da içimdekilerle...
Anlatıyor yüreğim,
ama herşeyi değil sadece künyeni...