Bizim muhabbetimiz bitmez sevgili... Bak hala seninle konuşuyorum.
Aslında sana ne diye hitap edeceğimi bile bilmiyorum artık.Yüzünü yedim sayılır kaldı on onbeş parçan...
“ Sen bana “ bir ömür “ uzakken ben sana bir nefes kadar yakınım sevgili.
Gittin diye meteliksiz bir intiharın ayakuçlarına boynunu büken bir kukla olmadım hiçbir zaman. Gittiğin gün kansız ve acımasız bir ihtilalin demir kelepçeli zamanlarından kaçıp sen diye ipsiz uçurumlara sığındım.
Yokluğunda kimi zaman bir çocuk gibi koynunda ağladım kimi zaman kirpiklerinden ıslak yağmurlara kaçtım. Sensizlikte her gece arsız fırtınalarına göğüs gerdim ve esrarkeş yangınları sen diye koynuma alıp yüreğimde közledim yalnızlığının ıslak çığlıklarını.
Evet gittiğin gün sen kokan kelimelerim çıplak kaldı dudaklarımda. Yüreğim gözyaşına asılı kaldı gözkapaklarımda. Ama hiçbir zaman boynumu bükmedim yokluğuna.
Pes etmedim sensizlikte kıyılarıma vuran hasret dalgalarına. Direndim, savaştım yalnızlığınla. Kan revan içinde kalsam da, bilmediğim fırtınalarda sensiz savaşsam da ben hiçbir zaman “ yalnızlığına “ yenilmedim sevgili....
Eylül gecesi kentin yorgun kaldırımlarında tanıdık kelimeler arıyorum sevdana dair. Sana dair tek bir kelime yeterdi bana. Tek bir nefes bile gülümsemem için yeterdi bana..
Sensizlikte kanarken sol yanım, ben hep seni düşledim zembereği kırılmış zamanın avuçlarında. Seni aradım güneşin sıcak alnında, senin ellerini aradım yağmurun ıslak dualarında...Kaç zamandır ,sesinin renginden düşecek haberleri beklerken, ben sen oldum.
Gelmeyeceksen eğer, şehrin son durağına bırak beni. Taze bir ağacın gölgesine indir avutulmamış yüreğimi..Bir tutam saçını da bırakmayı da unutmayasın sakın. Uğradığım her kapıdan kovulan bir yüz, gömülmeli sabaha kalmadan..Aynalara pek alışık değildir gözlerim, kır içimde sana kurduğum köprüleri..Sana uzattığım dalları da bırak ayak altına..Merak etme – gelmedin diye – acımayacak kalbim..Çünki hiçbir zaman diliminde bir yüreğe yoldaşlık etmedi yüreğim. Sende git / ki kalbim yıkık bir kentin hatıralarıyla dolu..Senin tarafından vurulur bir kez daha yüreğim..Senden önce kaç kez öldürüldü içimdeki düşler..Kaç kez sürüldü cesedim yüreğime.. Kaç kez devrildi üzerime alfabe..Yalnızlık tarafından kaç kez iğfal edildi umutlarım..Rehin kalmışken karanlığa, son bir kez cenin oldu gözlerin yarınlarıma…Gelmeyeceksen eğer, son bir cümle kur bari…
“ Üzgünüm, seni büyütecek bir denizim yok yürek toprağında..
Sıksan tenimdeki ter bulutlarını,
Tek bir umut bulamazsın sana dair..
Unutma, ayaklarını bastığın yer kara iklimi.
Evet, benim yüreğim Ülkem gibi çoraktır.. İçi yangınlardan olma, dışı yalnızlıklardan doğma bir yaranın tam ortasına düşmüş. Keza kim bilir senin yazgında imlası bozuk bir cümlenin gırtlağına yazılmıştır. Şimdi uzandım Suna boylu rüzgarın koynuna..Ayak dibimde şiddeti yalnızlıktan ibaret bir deprem büyürken, ben senin gözlerinin avlusunda ömrümü huzura sıvamaktayım.