:.:MMK:.:Malpera Mûzîka Kurdî - Kürtçe M
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

:.:MMK:.:Malpera Mûzîka Kurdî - Kürtçe M

:.:MMK:.:Malpera Mûzîka Kurdî - Kürtçe Müzik Sitesi: :.:::.:
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Savaş Burada; Barış Nerde?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
?_HaLiL_?

?_HaLiL_?


Mesaj Sayısı : 116
Kayıt tarihi : 30/08/09

Savaş Burada; Barış Nerde? Empty
MesajKonu: Savaş Burada; Barış Nerde?   Savaş Burada; Barış Nerde? EmptyÇarş. Eyl. 02, 2009 9:49 pm

Savaş Burada

Bu yazıyla, Türkiye’nin kanayan yarası olan Kürt Sorunu ve Kürt Sorununun çözümü olan demokratik özgür birliktelik koşulları için barışın tesisi konularını, son 30 yıllık gelişmeler ışığında, objektif olarak, özce anlatmaya çalışacağız.

Barış umuduna -1999 yılında Kürt Halk Önderi A. Öcalan’ın tezleriyle, hatta tez demek yetersiz kalır, sistematize ettiği ideolojik-politik değişim süreciyle açığa çıkan- hala çok önemli ve hatta o günlerin koşullarında ihtiyaç duyulduğundan fazlasıyla ihtiyaç duyuluyor. Çünkü çatışmalı ortamda;

1- İnsanlar ölüyor. Kutsal olan yaşama hakkı can pazarlarında hiçe sayılıyor. 40 bin insan yaşamını yitirdi, deniliyor; peki kaç 40 bin insan bu yitimlerin acısını yüreğinde taşıyor, biliyor musunuz? Ölümler ayrılık getiriyor ey insanlık; halklar arasındaki mesafeyi açıyor

2- Zorunlu göçlerle insanlar toprağından, üretimden koparılıyor, şehirlere yığılma oluyor, bu da bir karmaşa yaratıyor. Boşaltılan köylerin tarım ve hayvancılıktan koparılması, Türkiye ekonomisinde boşluklar yarattı, yaratıyor; insanlar üstüne üstlük adeta kendi sofrasında aç bırakıldı, bırakılıyor.

3- Ormanlar yakılıyor, tabiat ana incitiliyor, tahrip ediliyor; ülkemizde çiçeklerin üstünde yağmur değil, kurşun ve bombalar çiseliyor. Kimyasal silahlarla insanlar katlediliyor. Yaşı sorulduğunda parmaklarıyla gösteren çocuklar katlediliyor.

4- Çetelerin cebini dolduruyor, adeta leş kargaları türüyor; bu da demokratik değerlerin içini boşaltıyor, haram mekruh bile sayılmayıp mubah sayılıyor. Din dahil her şey malzeme yapılmaktan kurtarılamıyor.

5- Türkülerimiz, şiirlerimiz, öykü ve romanlarımız, her şeyimiz acı kokuyor, kan kokuyor. Kültür, sanat, edebiyat ve bilimsel çalışmalar tıkanıyor, tıkatılıyor; ölümlerin yaşandığı, silahların konuştuğu yerde sözü edilen çalışmalar yapılamıyor.

Barış Nerede?

Sözünü ettiğimiz bu olgular herkesçe yaşanmış, duyulmuş, görülmüştür; şimdi, sorunun kaynağına inip ‘Barış Nerde?’ sorusuna yanıt vermeye çalışalım:

“Binaenaleyh başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu mucibince, zaten bir nevi muhtarlıklar teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise, onlar kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı mevzubahis olurken, onları da beraber ifade etmek lazımdır. İfade olunmadıkları zaman bundan kendi kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daimi varittir...”


(Gazi Mustafa Kemal’in 1923te İzmit’de yaptığı basın toplantısından...)

1923’te söylenmiş, M.Kemal’in bu sözleri, bizce barışı işaret ediyor. ******çü’yüm, ******’ün partisiyim, diyen CHP neden faşistlik yapıyor? Bunlar koltuk sevdası için bir oya anlarını satarlar.

Yerelden Evrensele “Savaş Karşıtlığı” Örgütlendirilmeli

O günden bugüne 84 yıl, 29 Kürt İsyanı, 3 darbe, ve türlü kayıplar- can, mal, doğa, maneviyat- yaşandı. Barış hala bulunamadı; çünkü barış, nerdeyse mitolojik bir olgu haline getirildi. Savaşsız bir dünya belleklerden silinmiş olsa da, günümüz teknoloji çağında kurşunlar, bombalar, idam sehpaları ekranlarımızdan, kitap, dergi vs. sayfalarından üzerimize gelirken ‘Savaş Karşıtlığı’nın hala yerelden evrensele örgütlendirilemiyor olması, çok ciddi bir sorun olarak insan hakları savunucuları başta olmak üzere, aydın, yazar, sanatçı, STK çevrelerince vs. çözülmeyi bekliyor. Çünkü, AB, BOB ve BM gibi organizasyonlar iktidarların güdümünde kalmışlardır. Demokratik değerler iktidarların elinde ters yüz edilmiş, muhalifler terörize edilmek istenerek baskı, şiddet her yolla uygulanmıştır. Türkiye’de özellikle 1950’li yıllarda başlayan imha ve siyaseti darbelerle kemikleştirilip devlet geleneği haline getirilmiş, hükümetler de bu geleneğe itaat etmek zorunda bırakılmış, etmeyenlerin ipi çekilmiştir. Türkiye devlet geleneği başbakanın asan bir gelenektir. Şu da unutulmasın, Kürtler Dehaq, Esat Oktay, Tansu Çiller, Doğan Güreş gibi kan emicilerin ipini çekmiştir özgürlük dağlarında.

Mevcutla Yönetimler Hastalıklıdır

AB’nin, yine benzer olarak sözü edilen diğer organizasyonların Kürt Sorunu söz konusu olunca nasıl iki yüzlüce bir söylem ve davranış içinde oldukları herkesçe malum. Dolayısıyla bunlar liberal, kapitalist bir çarkın içinde olduklarının bilinciyle, sivil bir “Savaşa Hayır, Barış Hemen Şimdi” eksenli bir organizasyona, yerelden evrensele, ihtiyaç vardır. Bu noktada “Türkiye Barışını Arıyor” konferansı ve içeriği önemlidir. Yine KNK’nin birlik çağrıları, ateşkes ve Kerkük referandumu sürecinde hayati önem taşımaktadır. Kürtler savaşa da, barışa da hazırlıklı olmalıdır. Nitekim Kürtler tarihleri boyunca savaş çıkaran, sorun üreten olmamışlardır.

40 Defa Değil 40 Bin Defa Söylendi

Barış için, geleceğe umutla bakabilmek için yapılması gerekenler, 30 yıldır söyleniyor. 40 defa söylense olur, diyorlar, 40 bin defa söyleniyor, ama gene olmuyor. Çünkü, iktidar hastaları adeta koltuklarına yapışıp kafalarını kuma gömmüş, önüne atılan yemle “eyvallah” denip yüz karası olmuşlardır. 19. ve 20. yüzyılda yaşanan savaşlarda toprak kaybedip telaşa düşen Türk yönetimi, yayılan sosyalist dalga karşısında tutuşup darbeler yapmış ordunun izi, etkisi hala kırılamamıştır ki, “tek bir terörist kalana kadar operasyonlar devam edecek” gibisinden gafilce, sorumsuzca, ilkelce açıklamalar yapılabilmektedir. Bu defaki ateşkes bozulursa bilindiği gibi siyasi dengeler gösteriyor ki farklı olacak. Barış için yapılması gerekenler artık tekrar edilmeyebilir. Ancak biz tekrar etmeyi, vicdani ve yazarlığın etik sorumluluğundan dolayı söylemek istiyoruz.

“Türkiye Barışını Arıyor” Konferansının Sonuç Bildirgesindeki Siyasal Öneriler:

1) Kürt sorunu “şiddet ve terörizm sorunu” olarak adlandırılmaktan vazgeçilmelidir. Çünkü, sorunun tarafları sadece silah taşıyan güçler değildir.

Sorun kentiyle kırıyla, sivil toplumu, siyasi örgütleri, resmi kurumları ve diğer sosyal kesimleriyle tüm Türkiye’nin sorunudur. Sorun, esas olarak sosyal barışın ve adaletin tesisi sorunudur. Bu nedenle her kesimin ortak bir vicdan muhasebesiyle, ortak aklın oluşturulmasıyla çözülebilecektir.

2) Silahlı çatışmaların karşılıklı olarak acilen durdurulması, sivil çözümlerin üretilebilmesi için zaman kazanılmasına ve zemin hazırlanmasına olanak verecektir. Ateş kesin kalıcılaşması, şiddetsizlik ortamının sürekli hale getirilmesi, barış çalışmalarının başarı kazanmasını mümkün kılacaktır. Bizatihi bu kapsam da bir toplantının yapılması bile ateşkesin yaratığı olumlu iklim sayesindedir.

3) Barış dilde başlatılmalı; ötekileştirici, yabancılaştırıcı ve düşmanlaştırıcı tüm söylemler terk edilmeli, siyasetin dili, şiddete yol açan ayrımcılıktan ve milliyetçilikten arındırılmalıdır. Siyasette soy mensubiyetine dayandırılan milliyetçi söylem ve özcü yaklaşımlar, karşıtını da doğurmakta, yurttaşlar arasındaki güven ve birlik ortamının oluşmasına zarar vermektedir.

4) Kürtlerin siyasal alanın aktif özneleri olabilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Bunun için;

- Bugünkü yüksek seçim barajı, adil temsilin önünde bir engel olmaktan çıkarılmalıdır. Siyasi partilerin faaliyetlerini kısıtlayıcı ve yasaklayıcı tüm yasal engeller kaldırılmalı, demokrasinin ve siyasal alanın tesisinde bağımsız ve etkin bir rol oynamalarının yolunu açacak yeni bir siyasi partiler yasası çıkarılmalıdır.

- Yerinden yönetimin yolu açılmalı, böylelikle temsil ve katılımın önündeki engeller kaldırılmalıdır.

- Toplumun, tüm unsurlarıyla müzakerelere katılabileceği ve çeşitli çözüm önerileri geliştirebileceği özgürlükçü ve barışçıl bir siyasal iklimin oluşturulmasına çalışılmalıdır. Kürtlerin siyasal temsilcileri ve partileri, barışın tesisi sürecinde her düzeyde meşru ve gerçek muhataplar olarak kabul görmelidir.

5) Birlikte yaşama iradesinin bir ifadesi olarak; dışlayıcı tanımlardan ayıklanmış bir ortak siyasal kimliğin oluşmasını sağlayacak şekilde bütün yurttaşların hukuksal eşitliğini ve özgürlüğünü güvence altına alan ve onları eşit haklar ve sorumluluklar ile donatan yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.

6) Barışın inşa edilmesinde, çatışmalarda evlatlarını kaybetmiş anaların oluşturacakları ortak bir komisyon, barış çabalarımızı çok güçlendirecektir.

7) Kadınların her düzeyde sivil, resmi ve siyasi kurum ve kurullarda yer almalarının önündeki tüm yasal ve fiili engeller kaldırılmaya çalışılmalıdır.

Cool Toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katılımı sağlayacak, planlanmış ve kamuoyu vicdanını rencide etmeyecek bir siyasi af veya demokratik katılım programı yürürlüğe konmalıdır.

9) Olağanüstü hal rejiminin tüm izleri silinmeli ve olağan şartların ve hukukun geçerli olduğu bir yaşam biçimine geçilmelidir. Bunun için;

- Faili meçhul cinayetler aydınlatılmalı, suçlu resmi görevliler korunmamalı, adil bir şekilde yargılanıp cezalandırılmalıdır.

- Koruculuk sistemi kaldırılmalı, korucular sosyal güvenceleri ile birlikte başka istihdam alanlarına kaydırılmalıdır.

- Zorunlu göçün neden olduğu ekonomik, sosyal ve psikolojik tüm yıkımların etkilerini giderecek önlem alınmalıdır.

- Bütün bölge acilen mayınlardan temizlenmelidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Savaş Burada; Barış Nerde?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
:.:MMK:.:Malpera Mûzîka Kurdî - Kürtçe M :: DEĞERLERIMIZ :: GERILLA ANILARI-
Buraya geçin: